Ersağ Hakkında

Fotoğrafım
Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümü mezunu... Muhtelif sektörlerde yönetici konumunda görev aldı... 2001 senesinden beri muhtelif radyolarda,radyo programları hazırladı ve sundu... Dört şiir albümü internet üzerinden dinleyicileriyle buluştu Kendini bildi bileli yazıyor,çiziyor ve seslendiriyor ve Kayıp Günlerin Düşü isimli kitabın yazarı. İkinci kitabın yazımı devam ediyor ve 2014 senesinden bu yana Ersağ Sağlıklı ürünleri insanlara anlatıyor.

18 Ekim 2017 Çarşamba

ŞEKER HASTALIĞI (DİYABET) VE ERSAĞ


İLETİŞİM 0538 971 1155

ŞEKER HASTALIĞI VE ERSAĞ
Vücudumuzun enerji ihtiyacı, yiyeceklerimizdeki temel besin öğeleri KARBONHİDRAT, PROTEİN ve YAĞlardan sağlanır. Emilebilmek için en küçük parçalarına ayrılan besin öğelerinin en önemlisi “glukoz” adı verilen basit şekerlerdir. Glukoz başta beyin olmak üzere vücudun tüm organlarının önemli bir besin kaynağıdır. Hücreler ihtiyacı olan glukozu, midenin arkasında bulunan pankreas bezinin salgıladığı insülin hormonu yardımıyla kullanır.
Şeker hastalığı (diyabet), pankreasın yeterli miktarda insülin üretememesi ya da ürettiği insülinin etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen bir hastalıktır. İnsülin, şekerin hücre içine girmesini ve hücrede glikojen olarak depolanmasını sağlar. Şeker hastası, yediği besinden kana geçen şekeri yani glukozu kullanamaz ve bu durumda kan şekeri düzeyi yükselir (hiperglisemi). Bu durum uzun dönemde birçok doku ve organda hasara yol açar.
Günümüzde dünyada her 12 kişiden 1’i şeker hastalığından etkilenmektedir. Öte yandan şeker hastalığı olan kişilerin neredeyse yarısı henüz tanı almamıştır. Bu da, aslında her 2 şeker hastasından 1’inin hastalığından habersizce yaşamına devam ettiğini gösteriyor. Türkiye’de ise 2014 verilerine göre 7.2 milyonun üzerinde şeker hastası bulunmaktadır. Bu hastaların 2 milyondan fazlasına henüz tanı konmamıştır.
📌ŞEKER HASTALIĞININ TÜRLERİ?
Şeker hastalığının tip 1 şeker hastalığı ve tip 2 şeker hastalığıolmak üzere belirgin iki tipi vardır.
Tip 1 şeker hastalığı insülinin pankreasta hiç üretilmediği ya da çok az üretildiği tiptir ve sıklıkla çocukluk ve gençlik döneminde görülür.
Tip 2 şeker hastalığında ise vücut insülin üretmektedir, ancak hücreler insüline direnç göstermektedir. Buna bağlı olarak zaman içinde üretilen insülin miktarı da yetersiz kalır. Bu sebeple yemeklerden sonra kandaki şeker hücrelere giderek enerjiye dönüşemez ve kan şekeri düzeyi yükselir. Tip 2 şeker hastalığı genellikle orta yaş ve üzerindeki bireylerde görülür ve şeker hastalığı vakalarının %90-95’ini oluşturur.
Gizli şeker (pre-diyabet) nedir?
Kişinin kan şekeri düzeyi normalden yüksek olduğu halde şeker hastalığı tanısı koymaya yeterli yükseklikte değilse bu durumda kişi gizli şeker hastası olarak adlandırılır. Bazı çalışmalarda gizli şekeri olan çoğu kişide 10 yıl içinde tip 2 şeker hastalığı geliştiği saptanmıştır. Gizli şeker hastası bireylerde kalp ve damar hastalık riski kan şekeri normal olan bireylere kıyasla 1.5 kat daha fazladır. Şeker hastalığı olan bireylerde ise 2-4 kat fazladır. Gizli şekeri olan bireyler yaşam tarzı değişiklikleri sayesinde şeker hastalığını önleyebilir ve geciktirebilir.
Hamilelikte şeker hastalığı
Hamilelik öncesi yeterli insülin salgılayabilen pankreas hücreleri hamileliğin ilerlemesiyle yeterli insülin salgılayamaz, bu nedenle daha önce şeker hastalığı belirtisi olmadığı halde hamilelik boyunca kan şekeri yükselebilir. 'Gestasyonel Diyabet' olarak isimlendirilen bu tablo, hamilelik bitiminde genellikle düzelir.
Genellikle ailesinde çok sayıda şeker hastası bulunan kişiler, 30 yaşın üzerinde, fazla kilolu hamileler gestasyonel diyabet açısından risk taşırlar. Gestasyonel diyabet doğumdan sonra genellikle düzelir fakat sonraki hamileliklerde tekrarlama riski yüksektir (yaklaşık %50).
📌Tip 1 şeker hastalığının belirtileri
Ağız kuruluğu,
Susama hissi,
Sık idrara çıkma,
Yorgunluk ve halsizlik,
Sık acıkma,
Diyet yapmadığı halde zayıflama,
Bulanık görme,
Ellerde ve ayaklarda hissizlik veya uyuşma ve karıncalanmadır.
İnsülin eksikliğine bağlı olarak kanda biriken aşırı şeker idrarla atılırken vücut suyunu da çektiği için idrar miktarı fazlalaşır. Bu durumda susama hissi ve ağız kuruluğu artar. Sonuç olarak hasta normalden daha çok idrara çıkıp daha fazla su içmeye başlar.
Hücre içinde enerji (şeker) yoksunluğu nedeniyle hasta, kendisini yorgun ve huzursuz hisseder.
Alınan gıdalardan yararlanamayan vücut hücreleri enerji kaynağı olarak depolardaki yağları yakıt olarak kullanmaya başlar ve kişi zayıflar.
Kandaki şeker seviyesi çok yüksek ise vücudun tüm dokularından, bu arada göz merceğinden de su çekilir. Bu sebeple bakılan objelere odaklanılması güçleşir ve bulanık görme ortaya çıkar.
Bu belirtilerin ortaya çıkması için gereken süre, tahribatın miktarına ve hızına bağlıdır. Bazı hastalarda belirtiler o kadar hızlı ilerler ki, hastalar şeker hastalığı teşhisi konmadan önce önemli bir şikayetleri olmadığını ifade ederler. Öte yandan, tahribat haftalar, aylar, hatta yıllar boyunca sürebilir. Tahribatın hızlı olması durumunda vücut enerji ihtiyacı için kendi proteinlerini ve yağlarını kullanmak zorunda kalır. Özellikle yağların aşırı yıkımıyla oluşan ve keton cisimleri adı verilen son ürünler vücut için zararlı atıklardır ve vücutta birikerek ketoasidoz denilen duruma yol açar. Ketoasidozun belirtileri ise, karın ağrısı, hızlı solunum, aşırı halsizlik ve yorgunluktur. Böyle bir durumda derhal hastaneye başvurmak gerekir.
📌Tip 2 şeker hastalığının belirtileri
Sık idrara çıkma,
Ağız kuruluğu,
Çok su içme,
Açlık hissi,
Cilt yaralarının geç iyileşmesi,
Kuru ve kaşıntılı bir cilt,
Sık sık enfeksiyon gelişmesi,
Ellerde ve ayaklarda hissizlik veya uyuşma ve karıncalanmadır. Ancak bu belirtiler zaman içinde yavaş yavaş ortaya çıkar.
📌Şeker Hastaları Ne Yemeli?
Şeker Hastaları İçin Beslenme Önerileri
Tip 1 Diyabet:
Tip 1 diyabet hastaları yüksek lifli gıdaları tercih ederek kan şekerinin yavaş yavaş yükselmesini hedeflemelidir.
💢Karbonhidratlar, kan şekeri üzerinde yağ ve proteinlerden daha belirleyicidir ancak “0 karbonhidrat tüketmek” diye bir durum söz konusu değil. Bu nedenle tükettiğiniz karbonhidratları özenle seçmelisiniz.
Rafine karbonhidratları yavaş yavaş beslenmenizden çıkarın. Beyaz ekmek, makarna, beyaz pirinç, şekerleme ve atıştırmalıkları olabildiğince azaltın.
Bu tip rafine karbonhidratların yerine daha sağlıklı karbonhidrat kaynaklarını koymak için aşağıdaki listeden faydalanabilirsiniz.
💢Beyaz pirinç yerine esmer pirinç,
💢Normal patates yerine tatlı patates,
💢Normal makarna yerine kepekli makarna,
💢Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği,
💢Şekerli kahvaltılık gevrekler yerine müsli,
💢Mısır yerine bezelye ya da yeşil yapraklı sebzeler tüketebilirsiniz.
📌Tip 2 Diyabet:
Tip 2 diyabette önemli olan nokta şeker tüketiminin kontrol altında tutulmasıdır. Ancak bu şekeri tamamen bırakmanız gerektiği anlamına gelmiyor.
💢Başlarda şekeri azaltmak sorun olacaktır, fakat aynı tuz gibi tükettiğiniz şeker miktarını azalttıkça daha önce hiç tatlı gelmeyen meyvelerin aslında ne kadar tatlı olduğunu fark edeceksiniz.
Şekerli içecekler (kola, hazır meyve suyu, soğuk çay…) yerine maden suyu sodası veya su için.
💢Evde hazırladığınız yemeklerde, tarifte verilen şeker miktarının yarısını kullanın. Merak etmeyin bir süre sonra damak tadınız eksilen şekere alışacaktır.
💢Yemeklere tat vermek için şeker yerine tarçın ya da vanilya kullanabilirsiniz.
Canınız çok tatlı çektiyse ağır bir tatlı yemek yerine kendi tatlınızı kendiniz hazırlayın. Örneğin 1 adet muzu dilimleyip 1 yemek kaşığı yağsız yoğurtla karıştırıp 5 dakika buzlukta bekleterek tatlı olarak yiyebilirsiniz.
Diğer Öneriler
💢Tükettiğiniz yağ miktarını, özellikle doymuş yağları azaltın. Yağı azaltmak hem kilo kontolü hem de genel sağlınız açısından oldukça faydalıdır.
💢Kızartma gıdalar, margarin gibi yağ kaynakları yerine omega yağ asitleri bakımından zengin doğal ve işlenmemiş yağları tercih edin .
💢Yoğurt, peynir gibi süt ürünlerini seviyorsanız yağsız olanlardan kullanın.
💢Yağlı kırmızı et yerine haşlanmış ya da fırında pişirilmiş balık yiyin.
💢Salatalarda kremalı soslar yerine zeytinyağı, sirke ya da limon kullanın.
💢Daha fazla sebze ve meyve yiyin.
💢Vücudunuz için gerekli vitamin, mineral ve besin lifini almak için günde en az 5 porsiyon meyve ve sebze tüketmeye çalışın. 1 adet elma ya da 1 adet muz 1 porsiyon meyve sayılabilir.
Beslenmenize fasulye ve mercimeği ekleyin.
💢Fasulye, nohut, bezelye, nohut, yeşil ve kırmızı mercimek kan şekerini kontrol altında tutmanıza yardımcı gıdalardır.
💢Tükettiğiniz balık miktarını arttırın. Somon, ton, uskumru gibi yağlı, soğuk su balıkları başta olmak üzere haftada en az 2-3 öğün balık yiyin. Bu özellikle kalp sağlınız için oldukça önemli.
💢Tuzu azaltın. 1 günde tükettiğiniz tuz miktarını 6 gramın altında tutun. Hazır gıdalardan uzaklaştıkça bunun daha kolay olduğunu göreceksiniz.
🌟Sonuç olarak “şeker hastaları ne yemeli” sorusunun cevabı aslında herkesin “sağlıklı beslenme” adına dikkat etmesi gerekenlerle örtüşüyor.
Şeker hastası olmasanız bile, genel sağlığınızı ve kilonuzu korumak için tükettiğiniz karbonhidratlara, yağa ve şekere dikkat etmeniz gerekiyor.
Uzmanlar şeker hastalarının kontrollü olmak koşuluyla her türlü gıdayı tüketebileceklerini belirtiyorlar. Ancak daha detaylı ve sizin sağlık koşullarınıza tam olarak uyumlu bir beslenme programı için bir uzmana danışabilirsiniz.
📌Diyabette egzersizin önemi! Egzersiz neden gereklidir?
En başta sağlıklı kilo vermenize yardımcı olur, kan şekerini düşürücü etki yapar, iş yapma kapasitesini arttırır. Bireyin kendini daha zinde hissetmesini, verimli oksijen kullanımını ve kasların kuvvetlenmesini sağlar, depresyonu azaltır, insülinin daha iyi kullanılmasını, kalp ve dolaşım sisteminin daha iyi çalışmasını ve hastalık riskini azaltarak , tip II diyabette kullanılan insülin ilaçlarının azalmasına yardımcı olur. Düzenli egzersiz ve kilo verme, çoğunlukla kan şekerini düşüren ilaç kullanımını azaltmaktadır.
Bir egzersiz programına başlamadan önce sahip olduğumuz hastalığı tanıyıp, diyabetle yaşam felsefesine hakim ve kendimize inanan bireyler olarak bilinçli bir destek alınması geregine inanmalıyız, aksi takdirde farkına varmadığınız bir hastalığımız, yada yanlış bir egzersiz bize başka sorunlar çıkarabilir.
📌Diyabetli birey nasıl egzersiz yapmalı, nelere dikkat etmeli?
Egzersiz kan şekerini etkileyebileceği için şiddeti egzersiz danışmanı ve doktoru ile birlikte kontrol altında değişkenlik göstermelidir. Kan şekeri 250 md/dl nin üzerinde ise egzersiz yapmamalı çünkü bu durumda insilüne daha fazla ihtiyaç duyacak ve kaslar şekeri yeteri kadar kullanamayacaktır, aynı zamanda idrarda keton varsa egzerisiz yapılmamalıdır.
Egzersiz öncesi kan şekeri ölçülmeli 100 mg/dl nin altında ise hipoglisemi denen kan şekerinin aşırı düşmesi gerçekleşebilir. Egzersiz sırasında hipoglisemiye uğranırsa kana çabuk karışan basit şeker yada şeker tabletleri kullanılabilir. İnsülin kullanılıyorsa, egzersiz yapılacak bölgeye insülin yapılmamalıdır. Hipogliseminin önlenmesi, tokluk hiperglisemi ve hiperlipidemisinin kötü etkilerini ortadan kaldırmak için egzersizin öğün ve ara öğünden 1 SAAT SONRA yapılması uygundur.
Yemek öncesi egzersiz yapmak isterseniz karbonhidrat almanız hipoglisemi riskini azaltacaktır. Kilo kontrolü yada kilo vermek için egzersiz yapıyorsanız doktorunuzla görüşüp insülin dozunu ayarlayabilirsiniz. Uzun süreli egzersiz yapılacaksa, hipoglisemi riskine karşın yanınızda basit şeker yada tablet bulundurabilirsiniz.
Egzersiz sırasında kıyafet ve özellikle ayakkabı seçiminiz önem arz etmektedir. Egzersizin vücuda yararlı olabilmesi için egzersiz süresi en az 30 dakika olmalıdır. Kalp hızında artış olmalıdır (yaşa göre belirlenen şekilde) Egzersiz sürekli olarak programlı bir şekilde sürdürülürse vücuda yararları ortaya çıkar. Egzersizin insülin duyarlılığına olumlu etkileri egzersiz programına 2 günden fazla ara verilirse kaybolur.
Metabolik etkilerin gerçekleşmesi için en az haftada 3 gün yapılması gereklidir. En iyi sonuçlar gün aşırı yapılan egzersizler ile sağlanmıştır. Haftada 4 kez orta şiddette egzersiz yapanlardaki metabolik etkilerin haftada 2 kez ağır şiddette egzersiz yapanlara göre daha iyi olduğu gözlenmiştir.
Egzersiz öncesi ve sonrası mutlaka şeker ölçülmeli ve not edilmesi doğru olacaktır. Böylece egzersiz şiddetinizi ve öğünlerinizi düzene sokabilirsiniz. Egzersiz sırasında nefes alış verişine dikkat edilmeli, egzersizler düşük veya orta düzeyde yapmalı, ısınma, esneme ve soğuma gibi temel prensipler mutlaka uygulanmalıdır.
ŞEKER HASTALIĞINDA ERSAĞ GIDA TAKVİYELERİ
YÜKSEK ŞEKER İÇİN
Zeytin Yaprağı Ekstratı
Çörek Otu Yağı
ŞEKERİ DENGELEMEK İÇİN
Reishi Mantarı
Zencefil Zerdeçal
Gingko
Enginar
Karnıyarık
Probiyotik
DESTEKLEMEK İÇİN
Vitamin C
Ginseng
Spirulina
OLMAZSA OLMAZ
Omega 3

İLETİŞİM 0538 971 1155

📌ERSAĞ PROBİYOTİK
Bağırsaklarınızda bulunan faydalı bakterilerin Şeker hastalığını (Diabetes Mellitus, Diyabet) engellediğini biliyor muydunuz?
Şeker hastalığı (Diabetes Mellitus, Diyabet hastalığı), çağımızın en önemli sağlık problemlerinden birisi haline geldi. Her geçen gün Şeker Hastalığına (Diabetes Mellitus, Diyabet) yakalananların sayısı artıyor. Ülkemizde şu anda 5 milyonun üzerinde Şeker hastası (Diabetes Mellitus, Diyabet hastası) olduğu biliniyor. Korkunç bir rakam! 2035 yılına kadar, Türkiye’nin dünyada Şeker hastalığının (Diabetes Mellitus, Diyabet hastalığı) en sık görüleceği ilk 10 ülke arasına gireceği tahmin ediliyor.
Şeker hastalığının komplikasyonları daha da büyük bir bela: Kalp damar hastalıklarının bir numaralı risk faktörü Şeker hastalığı (Diabetes Mellitus, Diyabet hastalığı). Dünyadaki ölümlerin bir numaralı sebebi de kalp damar hastalıkları.
Günümüzde Şeker hastalığının tedavisi için kullanılan ağızdan alınan ilaçlar ve insulin enjeksiyonları, sadece geçici olarak kan şekerini düşürmeye yarıyor ve hastalığı tedavi etmiyor. Bir kere Şeker hastası olan hasta, maalesef ömür boyu hastalığa mahkum ediliyor. Kullanılan ilaçların yan etkileri de cabası. Çünkü şeker hastalığı otoimmün bir hastalık, yani bağışıklık sisteminin pankreas dokusuna saldırmasıyla ortaya çıkıyor. Tedavi etmek için de, öncelikle bağışıklık sisteminin dengeli ve doğru çalışmasını sağlamanız gerekiyor, kan şekerini düşürmek yeterli olmuyor.
Oysa doğal tedavi metodları ile Şeker hastalığını (Diabetes Mellitus, Diyabet hastalığı) önlemek ve hatta tedavi etmek mümkün. Bunun en çarpıcı örneği, Probiyotikler: Vücudunuzda bulunan probiyotikler, Şeker hastalığını (Diabetes Mellitus, Diyabet hastalığı) önleyebiliyor.
Probiyotikler, vücudumuzda bulunan faydalı bakteriler. Bağışıklık sisteminin ilk savunma duvarı olarak görev yapıyorlar. Vücudumuzdaki sindirimi gerçekleştiriyorlar, K Vitamini, H vitamini ve Serotonin gibi sağlığımız için çok önemli maddelerin üretimini yapıyorlar. Zararlı mikroorganizmaların çoğalmasını ve hastalık yapmasını engelliyorlar. Vücudumuz için hayati öneme sahipler. Probiyotiklerin yokluğunda, Şeker hastalığı, Romatizma, alerjiler, bağışıklık sistemi hastalıkları ve hatta kanser gibi pek çok hastalık gelişebiliyor.
Ilk probiyotiklerimizi normal doğum esnasında annemizin doğum kanalından geçerken alıyoruz. Anne sütü probiyotiklerin beslenmesini ve sayılarının artmasını sağlıyor. Fakat yaşam boyunca dengesiz beslenme ve kontrolsüz antibiyotik kullanımı gibi sebepler, probiyotik kaybına yol açıyor. Örneğin, bir kür antibiyotik kullanmak, vücudumuzdaki probiyotiklerin %90’ının ölmesine sebep oluyor.
Dr. Danska liderliğinde yürütülen, Bern Üniversitesi ve Toronto Üniversitesi ortak çalışmasında, bağırsaklarımızda bulunan faydalı bakterilerin şeker hastalığını önleyen birtakım biyokimyasal maddeler ve hormonlar salgıladığı tespit edildi.
Şu anda, bu keşiften faydalanarak, Şeker hastalığını (Diabetes Mellitus, Diyabet hastalığı) tedavi edebilmek için faydalı bakterilerin (Probiyotiklerin) kullanılmasına dayalı bir tedavi geliştiriliyor. Bilim adamları, faydalı bakteri takviyesine dayalı bu tedavinin, Şeker hastalığı gelişmesini engelleyebileceği ve ömür boyu diyabet ilaçları almayı sona erdireceğini düşünüyor.
Vücudumuzu tanırsak ve doğal hayatı koruyabilirsek ne kadar çok şeyi başarabileceğimizin farkında mısınız? Sadece bağırsaklarınızdaki faydalı bakterileri destekleyerek Şeker hastalığını engelleyebiliyorsunuz. Üstelik hiçbir yan etki olmadan!
📌ERSAĞ ZENCEFİL ZERDEÇAL KAN ŞEKERİNİ düşürür
Zerdeçal, bitkiye sarı rengi veren curry (köri) bileşiği içeren bir bitkidir. Bu bileşik, anti-diyabetik etkiler de dahil olmak üzere çeşitli tıbbi özelliklere sahip kurkumin adı verilen bir bileşen içerir.
Çalışmalar, kurkumin’in kan şekeri seviyelerini düşürme kabiliyetine sahip olduğunu göstermiştir. Yakın tarihli bir çalışmada, günde sadece 300 mg yüksek kalitede kurkumin alan kişilerin kan şekeri düzeylerini yaklaşık % 18 oranında düşürdüğü belirlendi
200’den fazla gizli şeker hastası için yapılan bir başka araştırmada, 9 ay boyunca hastalara 1.5 gram kurkumin verildi, sonuç olarak, beta-hücre fonksiyonunu iyileştirdi ve çalışma sırasında tip 2 diyabet gelişimini önledi.
Diğer çalışmalar kurkumin’in anti-inflamatuar ve antioksidan etkilerinin kalp rahatsızlığı ve diyabetin diğer komplikasyonları riskini azaltabileceğine dair kanıtlar bulmuştur
Zerdeçal, köri bileşeninin sarı renk verdiği bitkidir. Bunun yanında kurkumin adı verilen, kan şekerini düşüren ve diyabet gelişme riskini azaltabilen aktif bir bileşik içerir.
Zencefil
Diyabetin bazı semptomlarını azaltabilir.
88 katılımcının yapıldığı bir çalışmada, sekiz hafta boyunca her gün 3 gram zencefil hastalara verildi, son 2-3 ay boyunca ortalama kan şekeri düzeylerinin bir ölçütü olan açlık kan şekeri ve HbA1c düzeylerini düşürdüğünü belirlendi
Zencefil ayrıca anti-inflamatuar ve antioksidan etkilere sahip görünmektedir.
Ayrıca, çalışmalar, zencefil takviyelerinin, göz hasarı gibi komplikasyonlara yol açabilen inflamasyon belirtilerini azaltabileceği düşünülmektedir
Aynı zamanda zencefilde bulunan aktif bileşiklerin, yüksek kan şekerinin neden olduğu proteinlerdeki değişiklikleri önlemeye yardımcı olabileceğini düşünülmektedir. Bu değişiklikler, hücrelere, sinirlere ve kan damarlarına zarar verebilir.
📌ERSAĞ ENGİNAR 📌
Karaciğer ve kalbin en iyi dostu olan enginarın kanı temizlediğini ve yorgunluğu giderdiğini vurgulayan uzmanlar, diğer zehirli maddeleri ve yorgunluk maddelerini idrarla dışarı atarak vücuda dinçlik verip dinlendirdiğini söylüyor.
Uzmanlar, enginarın, beyin yorgunluğunu çabucak geçirdiğini, kalp adalelerini kuvvetlendirdiğini, onu rahatsız eden üre ve kolesterolü düşürerek kalbin rahat çalışmasını sağladığını, şeker hastaları için de çok faydalı olduğunu, mide ve bağırsakları dezenfekte ederek ishalleri durdurduğunu kaydediyor.
* Enginar ayrıca, içerdiği inülin adlı maddeyle, geleneksel olarak seker hastalarına tavsiye edilen bir besindir: Bu tür nişasta olan bu madde, sindirilmeye dirençlidir. Ve kandaki şeker düzeyini düşürür.
Karaciğer yetersizliğinde toksinleri dışarı atma özelliği vardır. Enginar şeker hastalarına da önerilir, çünkü kanda şeker miktarını ayarlar. İçerdiği manganez ve fosfor beyin hücrelerine faydalı minerallerdir.
📌ERSAĞ GİNSENG📌
Kırmızı ya da Kore ginsengi olarak bilinen Panax ginseng, kan şekerini dengeleyen özelliklere sahiptir. Ginsengin farklı bir türü olan Amerikan ginsenginin de benzer etkilere sahip olduğu saptanmıştır. Ancak tüm dünyada ginseng kapsüllerinin standardizasyonları eş değildir ve bu konuda bir fikir birlikteliği yoktur. Panax ginseng içinde temel aktiviteyi gösteren maddeler ginsenosidlerdir.
Bu bileşikler damar bütünlüğünü koruyarak, glikozun barsaklardan emilimini düzenleyerek ve doğrudan hücrelere etki göstererek, pek çok hastalığa karşı koyarlar. Özellikle şeker hastalarında görülen, penisin sertleşme bozukluklarında Panax ginseng ekstreleri ve özellikle de Gingko biloba ve düşük doz kafein ile birlikte ülkemizde bulunan Mone tablet, ereksiyonun yani penisin sertliğinin sağlanması ya da daha uzun süreli olarak devam ettirilmesi için çok sık kullanılmaktadır.
İÇERĞİNDE Kİ PANAX GİNSENG'İ VE L-ARJİNİN, GİNKGO, ÇİNKO DAN DOLAYIS ERSAĞ DEMİRDİKENİ, L-ARGİNİN, ÇAKŞIROTU, EPİMEDİUM EKSTRELERİ VE ARI SÜTÜ İÇEREN GIDA TAKVİYESİ şeker hastalığında iyi bir öneri olarak kabul edilebilir.
📌ERSAĞ C VİTAMİNİ📌
Şeker hastalığının sonuçları Diyabet hastaları kanlarında şeker seviyesinin yüksek olması nedeniyle hücrelere zarar veren oksidatif strese daha açık olurlar. Sinirler ve damar dokuları dahil çeşitli dokulara bu yolla saldırı gerçekleşir. C vitamini, E vitamini ve glütasyon hücresel savunma açısından önemlidir ve bu nedenle vücut bunlara daha fazla ihtiyaç duyar. Dolayısıyla diyabet hastalarında, %30’u halihazırda önerilen günlük miktarı (80 mg) almayan normal popülasyona kıyasla C vitamini eksikliğiyle daha sık karşılaşılır. Üstelik, diyabet hastalarının C vitamini seviyeleri sağlıklı bireylerle karşılaştırıldığında diyabetlilerin C vitamini düzeylerinin %30 daha düşük olduğu görülür.
C vitamini, kan damarlarının duvarlarını (endotel) korur. ABD’de yürütülen bir çalışmada C vitamini alınması yoluyla insülin direncinin kayda değer ölçüde kırılabildiği görülmüştür.
📌ERSAĞ OMEGA-3📌
Omega-3 yağ asitleri DHA ve EPA
Özel omega-3 yağ asitleri DHA (dokosaheksaenoik asit) ve EPA (eikosapentaeonik asit) neredeyse sadece balık yağında bulunur. İnsan vücudu bu yağ asitlerini kendi başına üretemez. Bunlar sinirlerin temel yapı taşları, kolesterolün doğal düşmanı ve kan damarlarının iç duvarlarının koruyucularıdır. Omega-3 yağ asitleri DHA ve EPA’nın iyi ölçüde tedarik edilmesi, trombozlar (pıhtılaşma) gelişmesi riskini de azaltır.
📌ERSAĞ REiSHİ MANTARI 📌
Diabet Hastalığında Reishi’nin Etkileri
Kırmızı reishi mantar insülin duyarlılığını arttırıyor ve kullanılan insülin miktarını azaltmada etkili oluyor.
Diyabet ve Kırmızı Reishi mantarı ile ilgili yaptığı çalışmalarla tanınan Acıbadem Sağlık Grubu’ndan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Soner Dileklen Kırmızı Reishi mantarının diyabet tedavisinde kullanılışını anlattı: Diyabet tedavisinde ilaçların yanı sıra hastalarına bitkisel tedaviler de önerdiklerini söyleyen Dr.Soner Dileklen, kendi yaptıkları, Mayıs 2009′da yayınlanan araştırma sonuçlarına göre Kırmızı Reishi Mantarı’nın kan şekerini düşürücü etkisi olduğunun saptandığını ifade etti. Dr. Dileklen, Kırmızı Reishi mantarının Tip 2 diyabette glikoz seviyelerini, herhangi bir yan etki göstermeden, düzenlemeye yardımcı olduğunu belirterek, “Kırmızı Reishi Mantarı, insülin duyarlılığını ayarlar, Kandaki şeker seviyesini ve diyabet hastaları için gerekli olan insulin miktarını azaltmada etkilidir.” dedi.
Yapılan bilimsel çalışmalarda Kırmızı Reishi mantarının hipoglisemik (kan şekerini düşürücü) etkisi olduğu saptanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre Tip 2 diyabetin tedavisinde etkin rol oynayabilir.
İnsülin Duyarlılığını Ayarlar
Kırmızı Reishi Mantarı, insülin duyarlılığını ayarlar. Kandaki şeker seviyesini ve diyabet hastaları için gerekli olan insülin miktarını azaltmada etkilidir. Bu etkinin derecesi, kişinin diyabet hastası olduğu süreye bağlıdır; diyabet hastası olarak geçen süre uzadıkça etki azalmaktadır. Özellikle hastalığın yeni olduğu dönemlerde ve 2 yıla kadar olan sürede daha etkili olabilir. İnsülin kullanmayan hastalarda daha çabuk ve daha olumlu sonuçlar alınabilmektedir. Buradan Tip 2 diyabet hastalarında etkinliği daha fazla göreceğimiz anlamı çıkarılabilir.
Kırmızı Reishi Mantarı Kullanımı ile Diabete Bağlı Yan Etkilerin Yaşanmadığı Gözlenmiştir.
Japonya Kinki Üniversitesi Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü’nde yapılan çalışmada Reishi mantarının insülin direncini azaltıcı etkilerinin yanı sıra, pankreasın yeniden yapılandırmaya başlamasında da etkili olabildiği ve Reishi kullanımı ile diyabete bağlı yan etkilerin yaşanmadığı gözlenmiştir.
📌ERSAĞ ZEYTİN YAPRAĞI EKSTRATI📌
Geçen yıl (2012) yayımlanan bir araştırmada zeytin yaprağı özütünün tip-2 şeker hastalarında şeker metabolizmasında etkili olduğu, 14 hafta uygulanmasıyla glikozillenmiş hemoglobin (HbA1c) seviyesini düşürdüğü bildirilmişti. zeytin yaprağının insanlarda obezitenin başlıca etkenlerinden biri olan ‘insülin direnci’ üzerinde etkisi araştırılmış. 35 ile 55 yaşları arasında ve aşırı kilolu (vücut kitle indeksi 25-30 kg/m2), 46 gönüllü belirli koşullara göre seçilmiş (sigara içmeyen, şeker hastası olmayan ve insülin üzerinde etkili olabilecek herhangi bir ilaç kullanmayan). 12 haftalık ilk uygulama süresinden sonra altı hafta ilaç uygulamasına ara verilmiş ve ardından daha önce etkisiz ilaç verilen gruba zeytin yaprağı özütü taşıyan kapsüller, diğer gruba ise plasebo aynı şekilde 12 hafta süreyle uygulanmış.
Ölçümlerde zeytin yaprağı özütünün insülin hassasiyetini yüzde 15-20 civarında düzelttiği gözlemlenmiş.
Peki zeytin yaprağı özütü ne kadar güvenli? Özütün verilmesiyle kişilerin karaciğer ve böbrek değerlerinde olumsuz bir değişim gözlenmemiştir. Bu bakımdan zeytin yaprağı özütünün güvenli olduğu bildirilmektedir.

İLETİŞİM 0538 971 1155


🔴Anti-Diyabet Yaşam Kılavuzu🔴
Temel kuralımız doğal beslenme olmalıdır. Bütün işlenmiş gıdaları hayatınızdan çıkarmalısınız. Raf ömrü olan her gıda işlenmiş gıdadır. Bunlara gıda demeye bile dilim varmıyor. Bırakın besleyici olmayı, içleri kimyasal katkı maddeleri, boya maddeleri ile dolu bu sözüm ona ‘yiyecekler’ zarardan başka bir şey getirmez!
Tüm sebzeleri mevsiminde yemelisiniz. Mevsim dışında yedikleriniz sebze değil, tarım ilacı ve hormon deposudur.
Meyvelerin şeker içerdiğini unutmayın. Diyabet hastaları çok çok az meyve yemelidir. Seçiminizi elma gibi düşük oranda şeker içeren, yani glisemik indeksi düşük meyvelerden yana yapın. Meyve sularından ise kesinlikle uzak durmalısınız.
Bugünün genetiği değiştirilmiş buğdayı, gluten intoleransına ve diyabete neden olur. Bu yüzden, her türlü ekmek (beyaz, kepekli, tam buğday, yufka, lavaş, köy ekmeği), un, bulgur, makarna, erişte, şehriye ve hatta ev tarhanasından bile uzak durulmalı, bir lokma bile yenmemelidir.
Yulaf, arpa ve çavdar da gluten içerirler, doğal olarak bunlar da yasak.
Marketlerde “glutensiz” adı altında satılan tüm ürünler nişastadan üretilir. Bunların glisemik indeksi, şekerin neredeyse iki katıdır ve bunlar da asla tüketilmemelidir.
Hazır mayalı gıdalar yasak. Hazır maya insan vücudunda sindirilemez ve gıda intoleransına neden olur. Evde kullandığınız yaş maya, kuru maya, fırıncı mayası, pastane mayasından uzak durun.
Eğer dozu kaçırırsanız meyvenin içindeki şekerin bile zararlı olabileceğini artık biliyorsunuz. Baklavada, pastane ürünlerinde kullanılan ya da çayınıza kattığınızın şekerin ne kadar ciddi bir sağlık tehdidi olduğunu belirtmeme gerek yok sanırım. Üstelik şekerin akla hayale gelmeyen yerlerde karşınıza çıkabileceğini de unutmayın. Çok sağlıklı olarak lanse edilen kahvaltılık gevreklerde, endüstriyel olarak hazırlanmış turşularda… Hatta paketlenmiş, işlenmiş gıdaların çoğu şeker içerir.
Ülkemizde hayvan yemi olarak GDO’lu yem satışı serbest. Genetiğine müdahale edilmiş yemle beslenen besi hayvanlarından, aynı nedenden dolayı çiftlik balıklarından da uzak durun. Merada yayılmış hayvan eti ve deniz balıkları yiyebilirsiniz. Yani, fıtratına uygun yetiştirilmiş hayvandan gelen kırmızı et, tavuk eti, balık serbest. Fıtratına uygun tavuğun yumurtası da serbest. Yıllardır korkutulduğunuz yumurta mükemmel bir gıdadır.
Tüm sakatatlar faydalı ve gereklidir. Ciğer, paça çorbası, kemik suyu diyabet hastalarının öğünlerinde her zaman yer almalıdır.
Sızma zeytinyağı serbest ve bol bol tüketilmelidir. Leziz zeytinyağlı yemeklerimiz var. Mevsim sebzeleriyle hazırladığınız tüm zeytinyağlı yemekleri sofranızın başköşesine yerleştirin. Halis tereyağından da korkmayın, bolca tüketin. Asıl korkmanız gereken margarinler! Bir de çiçek yağı ve mısır özü yağı var: Bunların bitkisel kökenli olduklarına bakmayın, üretim süreçlerindeki işlemler yüzünden sağlığa zararlı yağlar arasındalar.
Ev yapımı sirke, limon ve zeytinyağı ile hazırladığınız tüm salatalar serbest. Mevsimine göre nane, tere, roka, kırmızı lahana, domates, biber, kereviz… Çeşit öyle fazla ki, farklı sebzelerin, otların bir araya geldiği salatalar hazırlamaya başladıkça engin bir lezzet seçeneğine sahip olduğunuzu fark edeceksiniz.
Laktoz içerdiğinden dolayı, diyabet hastaları asla süt içmemelidir.
Ev yapımı yoğurt, kefir ve şirden mayasıyla yapılmış peynirler sağlıklı olmak isteyen herkesin diyetinde yer alması gereken besinlerdir ve mayalama işlemi laktozu minimuma indirir. Fakat bu ürünler az da olsa laktoz içerdiğinden dolayı diyabet hastaları için sakıncalı olabilir. Diyabet şikâyetiyle bana başvuran hastalardan bir süre bu gıdalardan uzak durmalarını öneriyorum. Ancak kan şekerlerindeki dalgalanmaları, fırlamaları düzene soktuktan sonra probiyotik zengini bu gıdaları mutlaka tüketmelerini tavsiye ediyorum. Dikkat: Hazır maya ile üretilmiş peynir, kefir ve market yoğurtlarından uzak durmalısınız!
Egzersiz anti-diyabetik bir yaşam tarzının olmazsa olmazıdır. Öyle spor salonlarına gidip, sağlığınızı tehlikeye atan ağır egzersiz programlarından bahsetmiyorum. Yürümek en güvenli, en sağlıklı egzersizdir. Günde yarım saatle başlayın ve bir saate çıkarmayı hedefleyin.
Diyabet tedavisini besin takviyeleri, bitkisel kürler ve ozon terapisi ile desteklemenin, sürecin başarısını artıran önemli faktörlerden biri olduğu unutulmamalı. Bu konuda uzman doktorlardan yardım almanızı tavsiye ediyorum.
Son olarak: Diyabet tedavisi, sıkı kontrol gerektiren bir tedavidir. Mutlaka doktor takibinde kalın ve kullandığınız ilaçları kendi başınıza bırakmaya kalkmayın.
Araştıran Hazırlayan Özlem AYRAL

İLETİŞİM 0538 971 1155